Cinsiyet: Basitçe ifade edersek, meme kanseri için temel risk faktörü kadın olmaktır. Kadınlar erkeklere oranla çok daha fazla meme dokusuna sahiplerdir ancak kadınlardaki yüksek riskin gerçek nedeni bu değildir. Kadın memesi her ay dönemsel olarak değişen östrojen ve progesteron gibi cinsiyet hormonlarının etkisi altındadır. Erkeklerde de meme kanseri olur ancak kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden 100 kat fazladır.
Yaşlanma: Kadınların meme kanseri olma riski artan yaşla beraber yükselir. Meme kanserlerinin yaklaşık sekizde biri (% 12,5) 45 yaşın altında görülürken, her üç kanserden ikisi (% 67) 55 yaşın üstünde görülür.
Kalıtsal Risk faktörleri: Tüm meme kanserlerinin yaklaşık % 5 ila % 10 kadarının kalıtsal olduğu yani ebeveynlerden gelen genetik deformasyondan kaynaklandığı sanılmaktadır.
En sık görülen kalıtsal kökenli mutasyon BRCA1 ve BRCA2 genlerinde görülendir. Bu genler normal şartlarda, anormal hücre bölünmesini önleyerek kansere karşı organizmayı koruyan bir işleve sahiptirler. Kişi, ailesinden bu genin mutasyona uğramış ve bozulmuş bir tipini kalıtım yoluyla almışsa, meme kanseri olmak adına yüksek risk taşıyordur. Ailesel (kalıtsal) meme kanseri hakkında daha geniş bilgiyi ilgili bölümümüzde bulabilirsiniz.
Kişisel öyküsünde meme kanseri olması: Bir memesinde kanseri olan hastanın diğer memesinde de kanser gelişme riski, normal kadın nüfusuna göre 3 veya 4 kez artmıştır. Bu risk nüks riski ile karıştırılmamalıdır.
Irk: Beyaz kadınlar, Afrikalı veya Afro-Amerikalı kadınlardan biraz daha yüksek riske sahiptir. Buna karşılık Afrika ve Afro-Amerikalı kökenli hastalarda meme kanseri bilinmeyen bir nedenle çok kötü seyreder ve bu hastalarda ölüm oranları daha yüksektir. Asyalı, Hispanik ve Amerikan yerlisi kadınlarda meme kanseri hem daha az görülğr hem de hastalık daha iyi seyreder.
Yoğun meme dokusu: Mamografide meme dokusu yoğun olarak görülen kişilerde, daha çok meme dokusu, daha az yağ yağ dokusu vardır ve meme kanseri riskleri yüksektir. Maalesef yoğun meme dokusu aynı zamanda meme lezyonlarının doktorun gözünden kaçması riskini de taşır.
Benin meme lezyonları: Bir kısım iyi huylu (benin) meme lezyonu meme kanseri olma riskini arttırmaktadır. Bunların bir kısmı meme kanseri ile direk ilişkilidir. Benin meme lezyonlarını meme kanseri riskini etkilemesi doğrultusunda 3 bölüme ayırabiliriz.
Proliferatif (hızlı hücre çoğalması) olmayan grup: Meme dokusunda aşırı bir hücre artışı olmayan lezyonlardır. Bu iyi huylu lezyonların meme kanseri riskini arttırdığı gösterilememiştir, eğer arttırıyorlarsa da, bu artış çok ama çok düşük düzeylerde olmalıdır.
Bu lezyonlar: Firbokistik meme Hafif hiperplazi Adenosis Basit fibroadenom Benin filloides tümörü Tek papillom Yağ nekrozu Mastit Duktal ektazi Lipom, hamartom, hemanjiom, nörofibrom gibi benin tümörler Atipi içermeyen proliferatif (hızlı hücre çoğalması) lezyonlar: Memenin kanal veya süt bezi dokularında aşırı hücre artışı ile seyreden durumlardır. Hücre artışı olmasına rağmen, hücrelerde atipi olmaması nedeni ile kadınlarda meme kanseri riskini 1.5-2 kat kadar arttırır.
Bu lezyonlar: Duktal hiperplazi (atipisiz) Komplike fibroadenom Sklerozan adenozis Birden fazla papillom yani papillomatosis Radyal skar
Atipi gösteren proliferatif lezyonlar: Bu grupta, süt kanalları ve süt bezlerinden kaynaklanan bir aşırı hücre artışı yanı sıra, hücreler şekil olarak normal bir görünümde de değildir. Meme kanseri riskini, normal popülâsyona kıyasla 4 veya 5 kez arttırır.
Bu grup Atipik duktak hiperplazi Atipik lobüler hiperplazi
Aile öyküsünde meme kanseri olan bir kadında, ilaveten hiperplazi veya atipik hiperplazi olması en yüksek riske denk gelmektedir.
Adet dönemleri: İlk adet yaşının küçük veya menapoz yaşının ileri olmasına bağlı, adet gördüğü dönem nispeten uzun olan kadınlar daha yüksek meme kanseri riski taşır. Bunun nedeni daha uzun bir süre östrojen ve progesteron hormonlarına maruz kalınmasıdır.
Önceden göğüs duvarına ışın tedavisi: Çocukluğunda veya erken gençlik döneminde, örneğin lenfoma veya başka bir malin tümör nedeni ile göğüs duvarına ışın tedavisi almış kadınlar, ileri dönemlerde meme kanseri açısından daha yüksek risk taşırlar. Bu risk hastanın ışın aldığı dönemdeki yaşına göre değişir: Özellikle meme gelişim dinemi olan ergenlik çağında alınan ışın tedavisi meme mkanseri riskini daha da arttırır. Buna karşılık o dönemde kemoterapi de verilmiş ve yumurtalıkların hormonal aktivitesi durmuşsa, bu sefer kanser riski daha düşük olabilir.
Dietilstilbestrol kullanımı: Eski ve günümüzde terk edilmiş bir uygulama olan, düşük riskini azaltmak amacıyla 1940-1970 yılları arasında kullanılan dietilstilbestrol içeren ilacın da meme kanseri riskini arttırdığı anlaşılmıştır. Anneleri bu ilacı kullanan çocukların da meme kanseri riski hafif oranda yüksek bulunmuştur.