Koruyucu güç paketim yaşlanma sürecini yavaşlatmak için ihtiyacınız olan her şeyi içeriyor. Bugünden yapacaklarınız en çok korktuğunuz hastalıkları uzak tutmanıza ve doktor masraflarından tasarruf etmenize yardımcı olabilir.
Peki aynı anda hem korktuğunuz hastalıkları alt etmeyi hem de yaşlanma sürecini yavaşlatmayı nasıl başaracaksınız? Pahalı ilaçlara veya doktora gitmenize gerek yok. İhtiyacınız olan tek şey size şimdi anlatacağım koruyucu güç paketi.
Hastalığın tanısı konulduktan ve hastalığın belirtileri ortaya çıktıktan sonra tedavi edildiği geleneksel tıbbın aksine koruyucu ve önleyici tıp, yaşam tarzınızda değişiklikler yapmaya ve hastalığın oluşmasını engellemeye dayanır. İnsanlar genellikle koruyucu ve önleyici tıbbı es geçiyor çünkü bu hemen ölçülebilen veya bir güne dayanan bir şey değil. Koruyucu ve önleyici tıp gerçekleşmemiş bir olayla ölçülebilir; örneğin, önemli olan hiç yaşamadığınız bir kalp krizidir. Yaşınız, kökeniniz veya cinsiyetiniz ne olursa olsun korunmaya başlamak için hiçbir zaman geç değildir. Bazı uzmanlara göre sağlığa zararlı alışkanlıkları bırakmak ve yeni alışkanlıklar edinmek kalp krizi riskini yüzde 80, kanser riskini yüzde 60 ve diyabet riskini yüzde 90’a kadar azaltabilir.
Benim koruyucu güç paketim size yaşlanma sürecini yavaşlatmak ve yaşam kalitenizi artırmak için basit ve bütçenize uygun 5 yolu sunuyor…
1- Günde 5 farklı renkte yiyecek:
Kalp krizi riskini azaltın
Canlı renkteki bitkiler tansiyonu ve kolesterolü düşürmeye yardımcı antioksidan bakımından zengindir. Beslenme programınıza 5 adet farklı renkte meyve ve sebze ekleyerek 8 yıl içerisinde, kalp krizinden ölme riskinizi yüzde 22’ye kadar azaltabilirsiniz. Burada önemli olan, meyve ve sebzelerin renklerinin farklı olması, çünkü her renk belli bir vitamin ve besin maddesinin işaretidir. Yemyeşil kıvırcık lahana, kıpkırmızı frambuaz, ateş turuncusu havuç ve mosmor üzümleri seçebilirsiniz.
2- Kahve ve sirke:
Diyabetle savaşın
Amerikalılar’ın üçte biri prediyabetik (gizli şeker hastası) veya diğer türlerdeki diyabet hastası. Birçok araştırma, kahvenin kan şekerini sabitleyerek tip 2 diyabet riskini azaltabildiğini gösterdi. Karaciğerin çalışması ve kolesterol de kahve tüketimiyle düzelebilir. En iyi sonucu elde etmek için günde 4 kere 220 gram yani yaklaşık 2 büyük fincan kahve tüketin. Not: Hem kafeinli hem de kafeinsiz kahve işe yarıyor.
Yemek yedikten sonra kan şekerimiz yükselir. Araştırmalar gösteriyor ki sirke yükselen kan şekerini yüzde 30’a kadar durdurabilir. Günde iki kere öğlen ve akşam yemeklerinde iki çay kaşığı sirke tüketin. Sos olarak kullanmak için mutfak tezgahının üzerinde bir şişe sirke bulundurun. Salata sosu olarak hem salatalarda hem de diğer sebzelerde kullanmak için sirkeyle zeytinyağını karıştırmayı alışkanlık haline getirin
3- Beyin dostu küpler:
Hafıza kaybı, Alzheimer ve bunamayı önleyin
Yaban mersini, muz, kenevir tohumu, elma suyu ve keten tohumu yağı beyne yararlı 5 mucize gıda! Hepsi beyin sağlığı için oldukça önemli olan asetilkolin ve omega-3 yağ asitleri içeriyor.
Yukarıda saydıklarımı miksere koyarak bir karışım hazırlayın. Her sabah bu kadar uzun bir işle uğraşacak vaktinizin olmadığını düşünüyorsanız, haftada bir, büyük bir kaba belli bir miktarda bu karışımı hazırlayın ve küp şeklindeki buz kalıbında dondurun. İşe giderken veya dışarı çıktığınızda termos bardağınıza 4 adet küp atın ve güne beyin için yararlı bir karışımla başlayın.
4- Baharat öğütücü:
Kemik kaybını azaltın
Kalsiyum, kemik sağlığı açısından önemlidir. Yapılan yeni araştırmalara göre tükettiğimiz tuz vücudumuzda kalsiyum kaybına yol açabilir. Çoğumuz ihtiyacımız olan tuz miktarının iki katı kadar tuz tüketiyoruz. Bir araştırmaya göre günde fazladan 1000 miligram tuz tüketimi kadınlarda yılda yüzde 1 kemik kaybına neden oluyor.
Bir baharat öğütücü edinin ve tuz yerine kullanmak için taze veya kuru baharatları öğütün. Kuru baharat alırken karışımın içine tuz eklenmediğine emin olun. Baharat kullanmak tuzun tadının yerine geçebilecek ve aynı zamanda kemiklerinizi koruyacak doğru bir tercihtir. Aynı zamanda tansiyonunuzu düşürmüş, felç ve kalp hastalıkları riskinizi azaltmış olursunuz.
5- Tatlı patates:
Kanserden korunun
Uzmanlara göre haftada 200 gr tatlı patates tüketmek akciğer, cilt ve prostat kanseri riskini azaltıyor. Tatlı patates kanser hücreleriyle savaşan lutein ve karotenoid içeriyor. Tatlı patates aynı zamanda bol miktarda alfa-karoten içeriyor. Araştırmalarda, en yüksek alfa-karoten seviyesine sahip olan kişilerde ölüm riski yüzde 40 daha az olduğu görüldü. En iyi sonucu elde etme için günde 200 gram tatlı patates tüketin.
Osteoporoz denilince büyük olasılıkla çoğunuzun aklına kambur, yaşlı bir kadın geliyordur. Ve kemik kırılmalarını düşünüyorsunuzdur. Her ikisi de kötü ama önlenebilir şeylerdir ancak ikincisi çok üzücü sonuçlar doğurabilir.
Kırıklar ince kemiğe sahip olmanın tehlikesidir ancak osteoporozu bu kadar kötü kılan kırığın kendisi değil, kırıktan sonra yaşananlardır
. Örneğin bir kalça kırığı sizi yaşlandırmaz ancak kırık yaşlanmaya bağlı bir olay zinciri oluşumunu tetikler. Yataktan kalkamadığınız için daha güçsüz hale gelirsiniz ve bu da sizin enfeksiyonlardan daha kolay etkilenmenize neden olur. Ve sonuç olarak bağışıklık sisteminiz tehlikeli hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı daha hassas hale gelir.
Cildim yaşıma göre normal mi?
Yüzünüz en değerli varlığınızdır ve cildinizin durumu yaşınıza göre genç mi yaşlı mı göründüğünüzü belirler. Peki cildinizin yaşınıza göre normal olduğunu nasıl anlarsınız? Aynaya bakmak çok güvenilir bir yöntem olmayabilir. Bunun yerine yüzünüzün ‘parmak izini’ çıkarın. İhtiyacınız olan tek şey bir selobant (veya herhangi düz, temiz, yapışkan bir bant). Yüzünüzün temiz olduğuna emin olun (en az iki saat süreyle makyaj, güneş kremi, nemlendirici vb. olmamalı) Bir parça bantı dikey olarak alnınıza (saç derinizden başlayıp kaşlarınızın arasına kadar) yapıştırın. Bantı, gözlerinizin dış kenarlarına doğru, elmacık kemikleri üzerinden ve dudaklarınızın üstüne kadar hareket ettirin. Her noktada nazikçe bastırın, birkaç saniye bekleyin ve dikkatlice çıkarın. Üzerindeki izlere ve çizgilere bakın.
Bant tamamen pürüzsüz: 30 yaşındaki bir insanın cildine sahipsiniz.
Pul pul ölü deriler varsa ve çizgiler yoksa: 40 yaşındaki bir insanın cildine sahipsiniz.
Pul pul olmuş ölü deriler ve küçük çizgiler varsa: 50 yaşındaki bir insanın cildine sahipsiniz. Bu testi birkaç ayda bir uygulayın ve bir büyüteçle gözeneklerinizin büyüklüğüne bakın. Cilt sağlığını korumanın bir yolu da gözenek büyüklüğü, yağ, kuruluk ve kırışıklıkları karşılaştırmak için cildinize sık sık bakmaktır.
Hangi besinler ciltte bulunan kolajenin üretilmesi veya korunmasına yardımcı olur?
Aşağıdaki besinler cillteki kolajenin korunmasına veya üretilmesine yardımcı olur:
– Nar taneleri, serbest radikallerin verdiği zarara karşı savaşan ve cildinizdeki kolajenin korunmasını sağlayan 2 önemli etken, elajik asit ve punikalajin özsuyu içerir.
– Ay çekirdeği, kolajen yıkımını önleyen ve cildin doğal lipid duvarını destekleyen lignin fitoöstrojen içerir.
– Guava, cildi pürüzsüzleştirmek için kolajen üretimini artıran C vitamini bakımından oldukça zengindir. Haftada 400 gram guava tüketmek yeterli olacaktır.
– Kırmızı biber ve Brüksel lahanası, kolajen oluşumu ve serbest radikallerle savaşmaya yardımcı C vitamini içerir.
– Noni (Hint Dutu) suyu anti-enflamatuar özelliklerinin yanı sıra tümör ve kırışıklıkların oluşumunu engellemeye yardımcı olur. Noni ve noni ürünleri, hem kolajen üretimine katkı sağlar hem de antioksidan ve polifenol bakımından zengindir.
– İstiridye, kolajen oluşumuna yardımcı olan çinko açısından zengindir.
Posta